Korkunç Cehâlet Vardır

Kardeş, zikrin efdali “Lâ ilâhe illallah!
Muhammedün Resûlullah” diyene cennet vardır!
Muhammedsiz gönüller asla bulmadı felah,
Onu tasdîk edene ebedî felah vardır!

Allah, Ehad, Samed’dir, elçisi Muhammed’dir!
Tevrat, Kur’ân’da mezkûr, İncilde de Ahmed’dir.

Enbiyâ sonuncusu, makamca serâmeddir!
Resûlsüz çorak kalpte korkunç cehâlet vardır…

Ancak mühürlenmiş kalp Muhammed’den hoşlanmaz..
Onu tanımayanlar Mevlâsını tanımaz!
Rabbine inanmayan Resûlüne inanmaz!
Bunların içinde Hakk’a adâvet vardır…

Akıllı, zekî mü’min kâfiri sevindirmez!
Kendini süreyyâdan tâ serâya indirmez!
O zavallı fikrini vahiy üstüne bindirmez!
Çünkü bu davranışta Rabbe ihanet vardır!

Bel’amlar ne hikmetse daimâ olur peydâ
Şöhret, nâm, sahibini eder, şûrîde şeydâ
Kur’ân onlar hakkında der: Emhilhüm ruveydâ
Vâmık, âhirzamanda çılgın dalâlet vardır.

 

Lügat:

serâmed: Başta gelen, başta bulunan
süreyyâ: Ülker, pervin yıldızı
serâ: Yeryüzü, toprak
bel’am: Hz. Mûsâ (as) zamanında yaşamış ve sonradan dinden dönmüş bir ilim adamı. Asıl adı Bel’am İbn Bâura
şûrîde: Yanmış, tutuşmuş
şeydâ: Deli, divâne
emhilhüm rüveydâ: Târık Sûresi, 17. âyetin meâli: “(Ey Habîbim!) O hâlde kâfirlere (azab edeceğimiz vakte kadar) mühlet ver. Onlara azıcık süre tanımakla, biraz (kendi hâllerine) bırak!”
dalâlet: Sapkınlık, haktan ayrılmak

Etiketler